Anayasamız gereğince her kişi temel hak ve özgürlüklere sahiptir. Bu hak ve özgürlüklerin kullanımı sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleri dışında hiçbir gerekçe ile engellenemez. Kişilere tanınmış olan temel hak ve özgürlükler önündeki siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmak devletin amaç ve görevleri arasındadır.
Temel hak ve özgürlüklerinin çiğnendiği iddiası ile kişiler, mahkemelerde kişilere ve idari birimlere karşı haklarını arayabilir, başkalarının temel haklarını çiğnediği ya da suç işlediği iddiası ile yargılanabilirler. Yerel mahkemelerce yapılan yargılama sonunda verilen kararlara üst mahkemelere itiraz edilebilir. Ancak tüm bu süreçlerin sonunda bazen kişiler Anayasal Haklarının zarar gördüğüne ve bu zararın yargılamalar ile yok edilmediğine olan inancını korumaya devam eder. Adalet duygusu gerçekleşmemiş, hukuk bireyin içine sinen sonuçlara ulaştırmamıştır. Anayasa ile tanınan haklar ve özgürlükler önünde kamu gücü tarafından engeller çıkartıldığı düşünülmektedir.
İşte bu noktada Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru hakkı gündeme gelecektir. Bu yazımızda bireysel başvuru koşullarını kısaca inceleyeceğim:
1. Haklar bakımından; Anayasamızda bireye tanınan ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve buna bağlı protokollerde tanınan temel hak ve özgürlüklere yönelik bir sınırlama bulunmalıdır. Kanunsuz suç ve ceza olmayacağı Adil yargılanma hakkı, haksız tutuklama, işkence yasağı, yaşam hakkı, seyahat özgürlüğü, din ve vicdan özgürlüğü, ifade özgürlüğü, haberleşme özgürlüğü, özel hayatın korunması, mülkiyet hakkı, eğitim hakkı, serbest seçim hakkı…. gibi temel hak ve özgürlükler temel hak ve özgürlüklerimizdir.
2. Hakların ihlali bakımından; temel hak ve özgürlüklerin bir kamu gücü tarafından ihlal edilmiş olduğu ileri sürülebilmelidir. Kamu gücü tanımı sadece idari işlem ve eylemleri çağrıştırsa da, aslında mahkemeler de kamu adına yargılama yaptıklarından, yargılama süreçlerindeki olası haksızlıklar kamu gücü kavramı kapsamında değerlendirilmektedir.
Kamu gücü tarafından temel hak ve özgürlüklerin kullanımı bir eylem, işlem veya ihmalle engellenmiş olmalıdır.
Engelin kişisel, güncel bir hakka doğrudan yönelmesi halinde bireysel başvuru mümkündür.
Kişilerin haklarından bahsetmekle birlikte tüzel kişilere de değinmek gereklidir. Kamu tüzel kişilerin bireysel başvuru hakkı bulunmamaktadır. Özel hukuk tüzel kişileri ise sadece tüzel kişiliğe ait haklarının ihlali halinde başvuru hakkına sahiptir.
3. Başvuru zamanı bakımından; tüm yargı ve idari başvuru yolları tüketilmiş olmalıdır. Yani, idari işlem, eylem veya ihmal suretiyle temel hak ve özgürlükleri ihlal edildiği iddiasında olan birey idari itirazlarını yapmış, davalarını açmış, temyiz ve üst mahkemeye başvuru haklarını kullanmış ve tüketmiş olmalıdır. Çünkü Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru tüm mahkeme kararları ve idari işlemler aleyhine gidilebilecek klasik bir itiraz yolu değildir.
Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru tüm hukuki başvuru ve itiraz yolları tüketildikten sonra verilen son kararın öğrenilmesinden itibaren 30 gün içinde yapılabilir.
Anayasa Mahkemesi hak ve özgürlük ihlalleri hakkındaki başvurular sonucunda ihlalin var olup olmadığına ve bu ihlalin yeniden yargılamayı gerektirip gerektirmediğine karar verir. Eğer yeniden yargılama hukuki bir yarar sağlamayacaksa, başvuran lehine tazminata hükmedilebilir.
Hukuk devleti ilkesi gereğince Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruların
azaldığı bir gelecek dilerim.
Av. M. Tülin Kavasoğlu