Bankacılık İşlemlerinin Gizliliği
Bankacılık Hukuku

Bankacılık İşlemlerinin Gizliliği

Bankacılık Kanunu 73. Maddesi ile banka personelinin görevi gereği elde ettiği müşteri bilgilerinin sır niteliğinde olduğunu ve üçüncü kişilerle açıklanamayacağını düzenlemektedir.
Bu düzenleme kapsamında bankalardan müşterilerinin ticari sıraları ve banka işlemleri hakkında bilgi almak olağan koşullarda mümkün değildir. Kanundaki bu kısıtlamalar bankaların mensupları ve diğer görevlilerin sıfatları nedeniyle öğrendikleri bankalara ve müşterilerine ait sırları ihtiyari ve keyfi olarak açıklamalarına engeldir. Örneğin evini kiralamak isteyen kişinin faturalarını düzenli ödeyip ödemediğini kiracının banka şubesinden isteyemeyeceği açıktır. Bankacılık sırlarının kapsamı kanunla yetkilendirilmiş olanlar hariç olmak üzere banka müşterisi dışında paylaşmamak olarak belirlenmiştir.

Başka bir anlatımla, müşteri sırlarının açıklama yasağı, özel kanunlarla yetkili kılınmış kişi ve kurumları kapsamamaktadır.

Bu yazımızda, banka müşterilerinin sırlarının paylaşılabileceği adliye birimlerini inceleyeceğiz.

Cumhuriyet Savcılıkları tarafından banka kayıtları soruşturma kapsamında istenebileceği açıktır.

İcra ve İflas Kanunu 367. Maddesi gereğince İcra ve İflas Daireleri borçlunun mevcuduna ilişkin bilgileri gerçek ve tüzel kişilerden isteyebilecektir. Bankalar da bu düzenleme gereğince müşteri bilgilerinin Bankacılık Kanunu gereğince sır olduğundan bahisle İcra Dairesine bildirilmesinden kaçınılamaz.

Dolayısıyla icra müdürlüklerince borçlunun banka işlemleri, banka hesap hareketleri, banka kredi dosyaları, ipotek ve rehin işlemlerine ait bilgi ve sözleşmeleri bankalardan istenebilecektir. İcra Dairesine banka tarafından gönderilen müşteri bilgilerinin sadece icra memurları tarafından görülmediği de aşikardır. İcra takip dosyasını inceleme yetkisi olan herkesin bu bilgilere erişmesi mümkündür. İcra memurları, icra takibini üstlenen avukat ve katibi açısından görevi gereği elde ettiği bilgileri saklama mecburiyetleri bulunmaktadır. Ama takip ilgilisi olan alacaklının böyle bir ödevi yoktur.

Banka kayıtlarının mahkemeler tarafından istenilmesi halinde de gizlilikten söz edilemez. Çünkü bankalar, müşterilerine ilişkin kayıtların mahkemelerce istenilmesi halinde derhal göndermekle yükümlüdürler. Yine mahkeme personeli, taraf avukatları ve çalışanları açısından görevleri gereği elde ettikleri bilgileri saklama ödevleri bulunmaktadır. Ama ilgili davanın taraflarının böyle bir yükümlülüğü bulunmamaktadır.

Bankalarda bulunan müşteriye ilişkin bilgilerin, müşteri ile hukuki uyuşmazlığa düşmüş kişilerin bilgisine bu şekilde açılması, adalet için gereklidir elbette. Çünkü bir alacağın tahsili, bir hakkın yerini bulması, taraflar arasındaki uyuşmazlığın giderilmesi için banka kayıtlarına ihtiyaç bulunmaktadır.

Vergi ve suç takibi açısından ekonomik hareketliliğin kayıt altına alınması gerekmektedir. Bu nedenle para hareketleri bankalar aracılığı ile sağlanmaktadır.

Çalışma saatleri nedeni ile fatura ödemeye zaman ayıramayan bireyler otomatik ödeme talimatları vererek ödemelerini banka hesaplarından yapmaktadırlar.

Bu noktada, banka kayıtları istenen kişinin tüm ödemelerinin, hesap hareketlerinin, banka hesabından ödenen faturaların ve hatta abone numaralarının, otomatik ödemedeki tüm telefon numaralarının, hesaptan ödenen kredi kartı tutarının yani hesap sahibinin neredeyse tüm ekonomik yaşamına ilişkin bilgilerin, borçlu olması ya da bir davada taraf olması nedeni ile gizliliğinin kısmen kalkabileceği bilinmelidir.

Aslında icra ve mahkeme dosyalarında, banka kayıtlarının istenmesini gerektiren uyuşmazlık dışındaki konularda kayıtlar üzerinde inceleme yapılmamaktadır. Bu nedenle kayıtların yetkili icra dairesi ve mahkemeye gönderilmesi gizlilik açısından pek de önemli değildir. Ancak bazı durumlarda beklenmeyen sonuçlara yol açabilir. Çünkü banka kayıtları sadece banka ile müşterisi arasındaki uyuşmazlıklarda mahkemelere gönderilmez.

Örneğin, adi ortaklıklardan kaynaklanan davalarda, ortaklık gelirinden fazla ödeme/harcama yapıldığının belirlenmesi hesap hareketlerinin incelenmesi ile mümkün olabilir. Bu durum ortaklar arasındaki yeni bir uyuşmazlığa temel teşkil edebilir. Boşanma davalarında da eşler arasındaki uyuşmazlığın niteliğine göre banka kayıtları istenebilmektedir. Bu durumda eşin banka kayıtlarında, ödenmekte olan faturaların ait olduğu ev ve kişiler değerlendirilebilir. Ya da geliri ile orantılı olarak ailenin geçimine katkı sunulup sunulmadığı ortaya çıkarılabilir.

Örnekleri çoğaltmak mümkündür. Ama belki de çağımızda aslında hiçbir kaydın tam anlamı ile gizli olmadığını söylemek daha doğrudur.

Barış ve refah içinde yaşanacak mutlu ve sağlıklı bir yıl diliyorum