Tüm evlilikler ömür boyu sürmesi dileği ile kurulur. Ama ne yazık ki gittikçe artan oranda evlilik boşanma ile sonuçlanmaktadır.
Boşanma davalarının neredeyse tamamında her iki taraf da birbirinden maddi ve manevi tazminat isterler. Kendisinden yüksek tutarlarda tazminat istenen taraf, boşanma nedeni ile içinde bulunduğu problemi daha ağır olarak hisseder. Daha çok öfke ve kızgınlık yaşar.
Nedir bu evlilik sonlanırken tarafların birbirinden istedikleri tazminatlar? Neye dayanarak istenir? Kısaca inceleyelim.
Başlangıçta belirttiğimiz gibi evlilikler bir ömür sürmesi beklentisi ile kurulur. Her iki taraf da evlilik birliğinin kendisine yüklediği karı ve kocalık görevlerini yerine getirirler. Bazen bu görev biraz fedakarlık gerektirir. Yanındaki kişinin eşi olmasından kaynaklanan değeri nedeni ile bu fedakarlıklar göze görünmez. Ancak yanındaki kişi kendi üzerine düşen karı-kocalık görevlerini yerine getirmekte aynı hassasiyeti göstermemiş ise artık evlilik içinde huzursuzluklar başlar. Ya da taraflardan bir diğerine sözel, fiziki veya ekonomik şiddet uygular. Sadakatsiz davranır. Belki de taraflardan biri artık kişisel hak ve özgürlüklerini kullanmaz derecede rahatsız hale gelir. Özetle evlilik artık çekilmez hale gelmiştir ve sonlandırılması, yani boşanma istenmektedir.
Yasalarımıza göre kimse kendi kusurundan kendi lehine sonuçlar çıkartamaz. Evlilikte de kusuru daha ağır olan taraf boşanma isteyemez. Yani hem eşini aldatıp, hem de bu nedenle çıkan tartışmalar nedeni ile “bu evlilik çekilmez hale geldi” diyerek dava açılamaz. Aldatma, şiddet gibi eşe karşı davranışlarda kusurun kimde olduğu kolayca belirlenebilir. Ama çoğunlukla evliliğin sonlanmasına yol açan sorunlar bu kadar net değildir.
İşte bu noktada evlilik sürecinde yaşananlar sanal bir “kusur terazisi” ile tartılır. Yani evliliğin tarafları birbirlerinin kusurlarını dava sürecinde isbat etmeye çalışırlar. Sanal kusur terazisinde kusurları daha hafif gelen taraf boşanma talep edebilir. Kusuru ağır olan taraf da diğerine talebi doğrultusunda tazminat öder.
Mahkemelerce boşanma nedeni ile maddi ve manevi olmak üzere iki türlü tazminata hükmedilir.
Evlilik ve evliliğin sonlanması nedeni ile yaşamının devamında maddi zarara uğrayan daha az kusurlu taraf lehine maddi tazminata hükmedilir. Maddi tazminat, evlilik malları nedeni ile uğranılan zarardan kaynaklanan bir tutar değildir. Esasen evlilik mallarının tasfiyesi ayrı bir davanın konusudur. Buradaki maddi tazminat, tarafların boşandığı eşi ile evliliği sürdürmesi halinde yaşayacağı maddi refah düzeyi ile, evliliğin sonlanarak yaşama tekrar başlama arasındaki maddi kayıpların giderilmesi amacıyla hüküm altına alınmaktadır. Bu nedenle belirli bir kriteri yoktur ve tutarı her evlilikte ayrı ayrı hakim tarafından takdiren belirlenir. Boşanma davalarında hakimin takdirine ışık tutması için tarafların mali ve sosyal durumu emniyet güçleri tarafından araştırılır.
Manevi tazminat ise boşanmaya yol açan olaylar ve boşanma nedeni ile kusuru daha az olan tarafın yaşadığı üzüntü, elem ve ızdırabın bir ölçüde giderilmesi amacıyla hüküm altına alınır. Burada tazminat tutarını her boşanma davasında, her duruma, her anlaşmazlık sebebine göre ve tarafların kusurlarının birbirine nazaran ağırlık farkları da değerlendirilerek belirlenir.
Eğer boşanma davasında davayı gören hakim, kusurların eşit olduğuna kanaat getirdiyse her iki taraf lehinde de tazminata hükmetmez.
Tarafların boşanma üzerinde anlaşmaya varmaları halinde, tazminat tutarlarını da kendilerinin belirlemeleri ve bu konudaki anlaşmayı mahkemeye sunmaları da mümkündür. Bu durumda mahkemeler anlaşma protokolünü onaylayarak boşanmaya karar verebilirler.
Yuvalara huzur dilerim.