Başkasının borcunu ödemeyi taahhüt etmek genel anlamını içeren kefalet adi kefalet ve müteselsil kefalet olmak üzere iki türlüdür.
Kefil, bir alacak borç ilişkisinde alacaklıya karşı borçlunun borcunu yerine getirmemesi halinde sorumlu olan kişidir. Biraz daha güncel anlatımla borçlu borcunu ödemezse ben öderim, diyen kişidir. Dolayısıyla kefillik beyanı ile, alacaklı, borçlu ve kefilin dahil olduğu bir sözleşme oluşmaktadır. Her sözleşme gibi kefillik sözleşmesinin kuralları yasalarımızda belirlenmiştir.
Kefil bir başkasının borcunu ödememesinden doğan sonuçları üstleniyorsa sorumluluk sınırını başlangıçta bilmelidir. Bu nedenle 6098 Sayılı Yeni Borçlar Yasamız kefalet sözleşmesinin, kefil olunan azami tutarı ve tarihi de içerir şekilde yazılı olarak yapılmasını emretmektedir.
Evlilerin kefil olması halinde 11.04.2013 Tarihinde getirilen istisnalar dışında eşin yazılı rızası gerekmektedir. Çok tartışılan bu düzenleme, evlilik mal rejimi gereğince getirilmiştir. Evlilik içinde edinilen mallarda her iki eşin de hakları vardır. Eşler kendi yaşamlarına ilişkin borçlanmaların rizikolarını evlilik gereğince üstlenmişlerdir. Ancak başkalarının borçlarını üstlenme anlamına gelen üçüncü kişilere kefil olmak, evlilik kurumu içinde mal ve hakları zarar görebilecek diğer eşin iznine tabi olmalıdır.
Eşin kefalet akdine vereceği rıza da kefalet akdi gibi yazılı olmalı, sorumlu olunacak azami tutarı ve tarihi içermelidir.
Eşlerin boşanma kararı olmaksızın mahkemeden ayrılık kararı almış olmaları halinde kefil olmak için eşin rızası aranmaz. Ayrıca yasa gereğince ayrı yaşama hakkının doğması halinde de eşin rızası aranmaz. Evlilik birliği devam ederken, eşlerden biri yararına mahkemece nafakaya hükmedilmesi, evlilik birliği sona ermemiş olsa bile boşanma davası açılmış ve davanın görülmekte olması halleri ayrı yaşama hakkını doğuran yasal nedenlerdir.
Eşin rızası alındıktan sonra gerçekleşen kefalet sözleşmelerinde kefilin sorumluluğunu ağırlaştırmayan değişiklikler ise, artık eşin rızasına tabi değildir. Çünkü eşinin daha çok borca kefil olmasına rıza gösteren eşin, borcun azalmasına izin vereceği açıktır. Ancak eş kefalet sözleşmesi gerçekleştikten sonra, diğer eşten yeni rıza almadan kefil olduğu miktarı artıramaz, kefilliğini müteselsil kefalet haline dönüştüremez.
Evlilikte eşin korunmasına yönelik bu hükümler ticari hayatta büyük problemlere neden olmuş ve 11.04.2012 Tarihli değişiklikle
1.Ticaret siciline kayıtlı ticari işletme sahibinin işletmesi ile ilgili,
2.Ticaret Şirketi ortağı veya yöneticisinin şirketle ilgili,
3.Meslek siciline kayıtlı esnaf ve sanatkarın mesleki faaliyeti ile ilgili,
4. 5570 sayılı Kamu Sermayeli Bankalar Tarafından Yürütülen Faiz Destekli Kredi Kullandırılmasına Dair Kanun kapsamında kullanılacak kredilerle ilgili,
5. tarım kredi, tarım satış ve esnaf ve sanatkârlar kredi ve kefalet kooperatifleri ile kamu kurum ve kuruluşlarınca kooperatif ortaklarına kullandırılacak kredilerle ilgili,
Olarak verilecek kefaletlerde eşin rızası aranmayacağı düzenlemesi getirilmiştir.
Ekometre gazetesi 13. Yayın yılını ve yeni Adli Yılı kutlarım.