Mehir Muaccel Muris Muvazası Yg Kararı
Aile Hukuku

Mehir Muaccel Muris Muvazası Yg Kararı

T.C.
YARGITAY
Birinci Hukuk Dairesi
Esas No : 2012/16654
Karar No : 2013/3539
Tarih : 08.03.2013
ÖZET : TAPU İPTALİ VE TESCİL
MEHİR
BAĞIŞLAMA VAADİ
MURİS MUVAZAASI
EVLİLİK HEDİYESİ

İÇTİHAT METNİ
DAVA :
Yanlar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda. yerel mahkemece davanın, kabulüne dair olarak verilen karar davalı L. K. vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi. Tetkik Hakimi Mehmet Dağlının raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği düşünüldü:

KARAR :
Dava; muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil davasıdır. Davalı, davaya konu taşınmazın kendisine mehir olarak verildiğini savunmuştur. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.

Miras bırakan R. K. 20.3.2009 tarihinde vefat etmiş olup, geride mirasçı olarak davalı eşi L. ile çocukları T. K., E. K. ile torunu G. K., oğlunun eşi Ş. K. ve torunları R. K. ile S. T. K.'yi bırakmıştır. Davalının murisin 2. eşi olduğu, davalıyla muris R.'nin 31.8.2007 tarihinde evlendikleri ve taşınmazın da aynı tarihte satış suretiyle temlik edildiği anlaşılmaktadır.

Bilindiği üzere, uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türü dür. Söz konusu Muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.

Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarında ve 1.4.1974 tarih 1/2 Sayılı İnançları Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Medeni Kanunun 706, B.K.nun 213 ve Tapu Kanununun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa sebebiyle geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.

Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun içinde ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeliyle sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark. taraflarla miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.

Öte yandan, mehir kocanın evlenme sözleşmesi anında ya da devamı sırasında bazen de sona ermesi halinde kadına belirli bir mal, para veya ekonomik değeri olan bir şeyi armağan etmesidir.

Medeni Kanun, evlenme sözleşmesi sırasında karı kocadan birinin diğerine bir mal veya para vermesini ya da vermeyi vaad edip bir süre ertelemesini yasaklamamıştır. Bu nedenle, eski hükümlere göre kurulmuş mehir, Medeni Kanun tarafından yasaklanmış bir hukuki ilişki olarak kabul edilemez. (2.12.1959 tarihli 14/30 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı gerekçesi). Mehr sözleşmeleri bu gün içinde geçerlidir. (Örnek: Yargıtay İkinci Hukuk Dairesi'nin 25.10.1965 günlü,4557/5028 Sayılı kararı)

Mehri müeccel, ileriye yönelik bir bağışlama vaadidir. Koca dışında 3. bir kişinin de bağışlama vaadi geçerlidir. Ancak, bu durum, B.K.nun (B.K. 110. (T.B.K. 128.)maddesinde yazılı üçüncü kişi yararına borç altına girme olmayıp. B.K.nun 238. (T.B.K.'nın 288.) maddesinde düzenlenmiş bağışlama vaadidir. Bağışlama vaadinin geçerliliği, yazılı olma koşuluna bağlıdır. Esasen taşınmazın sicil kaydı (mülkiyeti) da davalıya intikal ettirilmiştir. (B. K. m. 238/1 (T.B.K. m.288/1)). (4. hd. 18.2.1985 -1984/9153 E, 1985/1223 K. ykd. 1985 Sayı Sh. 802). Bu durumda değinilen ilkeler çerçevesinde iddia ve buna dair olgular birlikte değerlendirildiğinde anılan olguya değer verileceği kuşkusuzdur. (B.K.m. 238/Son (T.B.K. m.288/ son)

Somut olaya gelince, muris çekişme konusu taşınmazı davalıya evlendiği gün temlik etmiştir. Davacının bildirdiği tanık H. K. ve davalının bildirdiği tanık Y. T. "taşınmazın evlenme sırasında mehir olarak davalıya verildiğini" beyan etmişlerdir. Somut olay yukarıdaki ilkelerle birlikte değerlendirildiğinde murisin davaya konu taşınmazı diğer mirasçılarından mal kaçırmak amacıyla değil, evlilik hediyesi olarak verdiği sonucuna varılmaktadır.

Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.

SONUÇ :
Davalının temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile (6100 Sayılı Kanunun geçici 3. maddesi yollaması ile) 1086 Sayılı H.U.M.K.nın 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene iadesine, 08.03.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.