Trafik Kazalarında Bilinçli Taksir
Motorlu Araçlar ve Trafik

Trafik Kazalarında Bilinçli Taksir

Son günlerde basınımızda, alkollü araç kullanırken meydana gelen kazalarda sürücünün bilinçli taksirden cezalandırıldığına ilişkin haberler sıkça yer almaktadır.
Bilinçli taksir hukuki bir terimdir. Biraz teknik ve karışık bir konudur. Bu nedenle aşağıda önce hukuki açıklamalarla başlayıp, örneklerle sadeleştirip, bir halk deyimiyle basitleştirerek anlatmaya çalışacağım.

Trafikte araç kullanan kişinin kurallara uyma, tehlikeleri öngörebilme ödevi vardır. Bu ödevini yerine getirme imkanı varken yerine getirmemişse ve başkasına zarar verilmişse taksirli suçtan söz edilir.

Bu noktada gerçekleştirilen hareket olan araç kullanımı irademizle/isteyerek gerçekleşmiştir. Başkalarına zarar verme sonucu ise irademizle istenmemiştir. İradi hareketimiz ile gerçekleşen-istenmeyen sonuca yol açılmıştır.

Çok basit bir örnekle, yol ortasında bir insanı gördüğünde hiç frene basmadan o insana çarparak yaralanmasına ya da ölmesine yol açan sürücü suç işlemiştir. Suç taksirle işlenmiştir. Sürücünün yayaya çarpacağını(tehlikeyi) öngörmesi, ama frene basmaması(tedbir almaması) kusurunu yani taksirini oluşturur.

Başka bir örnekte ise dar bir sokakta, yürüyen bir yayanın bir anda köpekten korkarak duramayacak aracın önüne doğru yola fırlaması neticesinde aracın yayaya çarparak ölümüne yol açması halinde sürücünün taksirle ölüme neden olmasından söz edilir. Burada sürücü yayanın birden yola çıkabileceğini öngöremeyecektir. Tedbir almaya da fırsatı yoktur. Buradaki taksir sürücünün dar bir yolda süratini ayarlamadan seyrettiği takdirde başkalarına zarar vereceğini öngörme ödevini yerine getirmemiş olmasıdır.

Yukarıdaki iki örnek arasında ciddi farklılık mevcuttur. İlk örnekte sürücü yol üstündeki yayaya çarpacağını öngörebilir durumdadır. Dışarıdan bakan kişide sanki bilerek çarptı duygusu uyandırmaktadır. İkinci örnekte ise sürücünün çaresizliği duygusu uyanmaktadır. İki sürücünün de aynı şekilde sorumlu olması ve aynı cezanın uygulanması vicdanları yaralayacaktır. Bu nedenle ceza yasalarımızda sürücü kusurları “taksir” ve “bilinçli taksir” olarak ayrı ayrı düzenlenmiştir.

Taksir ile bilinçli taksir arasındaki ayırıcı ölçü, taksirde failin öngörülebilir nitelikteki neticeyi öngörmemesi, bilinçli taksir halinde ise bu neticeyi öngörmüş olmasıdır.

Bilinçli taksirde gerçekleşen sonuç (yani kaza-ölüm), sürücü tarafından öngörüldüğü halde istenmemiştir. Gerçekten neticeyi öngördüğü halde, sırf şansına veya başka etkenlere, hatta kendi beceri veya bilgisine güvenerek hareket eden kimsenin tehlike hali, bunu öngörmemiş olan kimsenin tehlike hali ile bir tutulamaz. Sonucu öngören kimse, ne olursa olsun, bu sonucu meydana getirecek harekette bulunmamakla yükümlüdür.

Yani yayaya çarpabileceğini gördüğü halde frene basmamak bilinçli taksirdir. Burada sürücü yayanın kaçacağını düşünmüş olabilir. Son anda direksiyonu kırabileceğini düşünmüş olabilir. Yani başka etkenlerle kazanın önleneceğini varsaymış olur. Oysa sürücünün ödevi, öngördüğü tehlikeyi bizzat bertaraf edici tedbirleri almak, frene basmaktır.

Köpekten korkarak dar yola fırlayan yayaya çarpmak taksirdir. Sürücü önüne fırlayan insana çarpabileceğini öngörmemiştir. Ama dar yolda önüne bir canlının aniden çıkabileceğini düşünerek hızını ayarlamamıştır. Bu örnekte tehlike öngörülebilir bir tehlikedir. Ama sürücü bu tehlikeyi önceden düşünmemiştir.

Alkollü araç kullanılarak bir kazaya yol açma hallerinde, alkollü sürücünün kaza yapabileceğini öngördüğü varsayılır. Çünkü alkol algı yeteneğini etkiler, refleksleri yavaşlatır. Kazanın öngörülebilmesini ve önlenmesini engeller. Tüm bunlar biliniyor iken alkollü araç kullanarak kaza yapıp yaralama ve ölüme sebebiyet verme hallerinde bilinçli taksir uygulanacaktır.

Tüm yolların karla kaplı olduğu bir havada kabak lastikte trafiğe çıkan sürücünün yaptığı kaza ile yaralamaya veya ölüme sebep vermesinde bilinçli taksir söz konusudur. Çünkü sürücü bilmektedir ki kış lastikleri olmaksızın bu mevsim koşullarında araç kullanmak sürüş güvenliğini yok etmektedir. Dolayısıyla kazalara davetiye çıkarılmaktadır. Kendi sürüş becerisi ile bu kazaları engelleyebileceğini düşünmek, öngörülen tehlikenin yok sayılmasıdır.

Kalabalık bir kavşakta kendisine kırmızı yanar yanmaz kavşağa yüksek hızla girmek ve kazaya yol açmak halinde de bilinçli taksir söz konusudur. Sürücü kırmızıda geçerken kendisine güvenmekte ve hızla geçebileceğini varsaymaktadır. Oysa trafik kuralları şahsi becerilerle çiğnenemez.

Aracın istiap haddini aşan yüklemenin yapılarak yokuş aşağı inerken freninin patlaması neticesinde oluşan kazalarda da bilinçli taksir söz konusudur. Çünkü istiap hadlerinin aracın güvenli teknik kullanım sınırı olduğu açıktır. Daha fazla kazanç için toplum güvenliği riske atılmıştır.

Kamyon kasasında insanların taşınması sürecinde meydana gelen kazada da bilinçli taksir söz konusudur. Kamyonun kasasında bulunan insanların kazada güvenlik içinde olmadıkları açıktır. Örnekleri çoğaltmak mümkündür. Kısaca ve basitçe ifade edersek, “kazanın göz göre göre geldiği durumlar” bilinçli taksir olarak açıklanmaktadır.

Elbette bilinçli taksirin varlığı halinde cezalar daha ağırdır.

Kazasız günler dilerim.